Bilgisayarların Tarihlerine Göre Sınıflandırılması


1. Birinci Nesil Bilgisayarlar (1945 – 1956)

Bu dönem 1945-1956 yılları arasını kapsar. Birinci nesil bilgisayarları diğer dönemlerden ayıran özellikler, vakum tüplerinin bulunması ile vana ve tel devrelerden oluşmasıdır. Bu dönemin bilgisayarlarında elektrik akımı, vakum tüpleri aracılığıyla denetlenmektedir, verileri saklayabilmek için de manyetik davullar bulunmaktadır.
Bu bilgisayarlar özel işlemler yapmaları için üretildiklerinden, kullanım alanları da sadece bu özel işlemlerin yapılmasıyla sınırlı kalmıştır ve çalışmaları çok yavaştır.

2. İkinci Nesil Bilgisayarlar (1956 – 1964)

1948 yılında transistörün bulunuşu ile bilgisayar dünyasında ilerlemeler müthiş bir ivme kazanmıştır. Transistörler, ilk defa 1956 yılında bilgisayarlarda kullanılmaya başlanmıştır.

Bu dönemin en belirgin buluşu, transistörlerin vakum tüplerinin yerini alarak makine boyutlarının küçülmesini, birinci nesil makinelere göre daha hızlı çalışmasını sağlaması ve makine dilinin yerine programlama dillerine geçilmiş olmasıdır.

Makine dilinde kullanılan ‘Assembly’ yerine, uzun ve zor olan ikili (binary) kodları ikinci nesil bilgisayarlarla birlikte programlama diline dönüştürülmüştür. Böylece birinci nesildekiler gibi her amaç için makine üretmek yerine, her amaç için program yazılmaya başlanmıştır. ‘COBOL’ ve ‘Fortran’ dilleri bu dönemde geliştirilmiştir.

Bu dönemde bilgisayarlar iş dünyasına da girmiştir. Mali bilgilerin işlendiği bilgisayarlar ve programlar üretilmiştir. Bu dönemde Heath firması elektronik analog bilgisayarı, IBM ise ‘IBM 1401’ adıyla ilk endüstriyel bilgisayarı üretmiştir.

3. Üçüncü Nesil Bilgisayarlar (1964 – 1970)
Vakum tüplerinin yerini alan transistörler, bilgisayar tarihinde çok önemli bir buluş olmuştur. Ancak bilgisayarlar elektronik devrelerindeki çabuk ısınmadan dolayı uzun süre çalıştırılamamaktadır.

1958 yılında, Texas Instruments mühendislerinden Jack Kilby, bütünleşmiş devre (IC – Integrated Circuit) buluşuyla ısınma sorununu çözümlemiştir. IC, üç elektronik parçanın küçük silikon disklerde birleştirilmesiyle oluşan bir devredir. Bilim adamları tek bir yonganın üzerine çok daha fazla transistör ekleyerek yarı iletkenleri (semi-conductor) icat ederler. Sonuçta yongaların içerisine ne kadar çok transistör eklenirse, bilgisayarların boyutu da o kadar küçülmektedir.

Bu döneme damgasını vuran ikinci gelişme de, bilgisayarlar için ‘işletim sistemi’ geliştirilerek çok sayıda, farklı programlar çalıştırılabilmesidir.

4. Dördüncü Nesil Bilgisayarlar (1970 – Günümüze)

Dördüncü nesil bilgisayarları diğer dönemlerden ayıran özellik, milyonlarca transistörün tek bir bütünleşik devre yongası (Integrated Circuit Chip) üzerinde toplanarak, mikro işlemcilerin bulunması ve karmaşık programlama dillerine geçilmesidir.

IBM, 1981 yılında, insanları ilk defa kişisel bilgisayarlar (PC – Personal Computer) ile tanıştırmıştır. Bu tarihten itibaren bilgisayarlar büyük endüstriyel ve askeri amaçlı çalışmaların dışında; evlere, okullara ve işyerlerine girmiştir. Bilgisayarların bu gelişimi, sonraki yıllarda masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar olarak gündelik hayatımızın ayrılmaz bir parçası olmalarını sağlamıştır.

Daha sonra, bilgisayarların günlük hayatın her alanında yerini alması ile bu makinelerin birbirleriyle bağlantılarının nasıl yapılacağı sorusu gündeme gelmiştir. Bu sorun, ağ bağlantı topolojilerinin keşfine ışık tutmuştur. Yerel Ağ Bağlantısı (LAN – Local Area Network) ya da telefon kabloları gibi ağ altyapıları kurularak bilgisayarlar birbirleriyle iletişime geçirilmiştir. Ağ bağlantıları daha da geniş kapsamlı düşünülerek, bugün çoğu insanın her gün yaptığı, televizyon izlemek gibi bir iş olarak gördüğü ‘İnternet’ kavramı oluşmuştur. Yerel ağ bağlantısı yapıldıktan sonra İnternet, dünyanın herhangi iki yerindeki bilgisayarlar arasında iletişimi sağlayan bir buluş olmuştur.

5. Beşinci Nesil Bilgisayarlar (Günümüzden – Geleceğe)

Beşinci nesil bilgisayarların günümüze damgasını vuran gelişmeleri, paralel işleme (parallel-processing) ve büyük ölçekli bütünleşmiş devrelerin bulunmasıdır. Bu gelişme ile milyonlarca transistör tek bir yongada toplanıp, milyarlarca işlemi salise ile ifade edilebilecek zaman dilimlerinde gerçekleştirebilmektedir. İnsanoğlunun hayal gücüne paralel buluşlar gerçekleştirmesinin sonu olmadığından, bu dönemin sonu belirtilememektedir.

KAYNAK: metu.edu.tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder